SANAYİ TOPLUMU-KENT YAŞAMI VE TURİZM

Sanayi devrimi, insanlık tarihinde, çok önemli bir dönüm noktasıdır. Sanayi devrimi o güne kadar görülmeyen gerek bireysel ve gerekse toplumsal yaşamda değişikliklere ve gelişmelere yol açmıştır.
Tarım toplumundan, sanayi toplumuna geçişin motoru olma işlevini buharlı makineler üstlenmiş, yeni teknolojilerin ekonomik alanda artan ölçüde kullanılmasına yol açmış, tüm alanlarda değişime neden olmuştur. Bu değişim içinde, köylüler de dahil olmak üzere, toplum yaşamında mevcut tüm sosyal tabakalar bu gelişmeden etkilenmiş, ortaya yeni sosyal sınıflar çıkmıştır. 19. yüzyılda iş gücünün önemli bir bölümünü oluşturan köylülerin, sosyal- ekonomik yaşamdaki gelişmelerle yaşama ve çalışma koşulları değişmiş, kentleşme ile belirlenen yeni bir oluşumla da göç hareketi başlamıştır. Nüfus belli bölgelerde yoğunlaşmaya başlamıştır. Bu dönemde özellikle Avrupa’da nüfus yığılmaları ve yeni yerleşim düzenlerinin aynı zamanda planlama disiplinini de yarattığı bilinmektedir. Kentleşme hareketi sanayileşmeye yeni bir hız kazandırmış ve kısa zamanda şehirlerin varoşlarında oluşan yeni bir ‘ işçi sınıfı’ doğmuştur. İşte bu noktada kırdan kentte göçenlere barınma olanakları sağlamak, fabrikaların kurulduğu bölge tercihlerini yönlendirmek için planlamanın önem kazanması, bu da kentsel yaşam kurallarının, kültürel-sanatsal gelişmenin, daha da giderek turizm hareketlerinin başlangıcı olmuştur.
Ücretli tatil hakkı, boş zamanın artması, elektronik bilişim, otomasyon devri, petrolün enerji kaynağı olarak ortaya çıkışı gelir düzeyinin artması insan ömrünün uzaması sosyal güvenlik seyahat özgürlüğü, kültür ve eğitim düzeyinin artması toplumların gündelik yaşamlarını etkilemiştir. Böylece turizm hareketleri de hız kazanmıştır.
Ticaret, din ve sağlık gibi etkenlerin etkisiyle ve bazen macera arayanlarla çeşitlilik gösteren turizm, günümüzdeki durumuna sanayi devrimi ile birlikte ulaşmıştır.
Ülkemizde ise sanayileşme ile kent ilişkisinde turizm hareketlerinde, tam tersi sonuçlar ortaya çıkmış, planlamaya daha fazla önem verilmesi gerekirken bu hızlı göç artışıyla, gecekondulaşma ön plana çıkmış ve bir dizi sorun artarak çözümsüzlüğe doğru gitmiştir. Kentleri, sanayi ile birlikte yaşanır olmaktan çıkartmış, sanayinin geliştiği bölgelerde, şehirlerin denizi, tarihi- kültürel özellikleri bastırılmış, gerilemiş, ciddi çevresel sorunlarla ulaşım zorluklarıyla karşı karşıya kalmıştır.
Sanayi kentlerinde hızlı ve düzensiz şekilde yoğunlaşan fabrika ve yerleşim yerleri, sanayi kuruluşlarının iç içe olmasına yol açmış yani planlamadan uzak konumlandırıldığı için kentleşme ve çevre sorunlarını da beraberinde getirmiştir. Sanayinin belli bölgelerde disipline edilmesi amacıyla 1980 yıllarda başlatılan çalışmalar halen sürmektedir. Organize Sanayi Bölgelerinin oluşturulması çare olarak gündeme gelmiş ve 1990’lı senelerden sonra faaliyete başlamasıyla birlikte yeni oluşumlar için de projeler üretilmiştir. Sanayinin ve buna bağlı olarak artan yerleşim yerlerinin (yerleşim bölgeleri ayrı planlansaydı) yarattığı kirliliklere karşı yapılan arıtma tesisleri ile kentlerde olumlu yöne doğru bir hareket oluşmuştur. Çevreyi kirletmeyen sanayi oluşturmak bugün zorunluluk durumundadır. Yerel yönetimler de yaptıkları ve yapacakları yatırımlarla çevre sorunlarını çözüm üretmeye devam etmek zorundadırlar.
Görülüyor ki kentsel yaşam, çevre, düzenli konut ve sanayi alanları için çok geç kalınmış ve yapıla düzenlemeler için çok ağır bedeller ödenmektedir. Bir çok şehrimizde Turizm Endüstrisinin yerleştirilmesi, geliştirilmesi için geç kalınmış ve bugün çok çaba gösterilmesi gerekmektedir. İmar affından vazgeçmek, Turizm SİT alanlarını tespit etmek, Turizm Cazibe Merkezlerini yaratmak, turizm potansiyel alanlarını planlı olarak düzenlemek ve geliştirmek için projeler üretmek gereği vardır.
Mimarı yapılaşmanın disipline edilmesi vazgeçilmez olarak ortaya çıkmıştır.
Kentsel dönüşüm projesi için Üniversite, Yerel Yönetimler, Meslek Odaları, Sivil Toplum Kuruluşları ile müşterek çalışılması yararlı olacaktır.
Bir çok sahil şehrimizde mevcut coğrafyanın izin verdiği Karayolu veya Demiryolu, kent yaşamının denizle ilişkisini kesmiştir. Bu duruma çözüm aranmalıdır.
Kentlerde tarihsel anlam ve değer barındıran alanlara sahip çıkılması ve bozulmadan korunması şehrin kültürel mirasının değerlendirilmesini sağlayacaktır. Turistlere de hoş yaşam alanları olacaktır.
Bir çok gelişmiş şehrimizde şehir içi ulaşımda hafif – raylı sisteme geçilmesi zorunluluk haline almıştır. Bu anlamda sağlanan adımlar geliştirilerek devam etmeli ve kentlerin tüm bölgelerinde yaygınlaştırılmalıdır.
Akılcı adımlar atılarak, tıpkı Avrupa kentlerinde başarıldığı gibi, ‘Kongre turizmi yaratılmasını düşünülmelidir. Ülkemizin çok ihtiyacı olan bir konudur.
Kentsel yaşam alanlarında sağlanan imkanlarla yaratılan rahatlama ve turizm hareketleri bir çok ilimizin tercih edilen kentler arasında yerini almasını sağlayacaktır.
Kocaeli ili örnek alınırsa, Sanayi, sorun değil, çözüm yaratabilseydi, antik Nicomedia tarihsel birikimlerini taşıyan bu kentimiz bugün bu tarihsel kimliği kültürel değerleri, doğa güzellikleri ile turizmde gelişmiş bir noktada olabilirdi. Yine bu kentimizde, kıyı şeridi Turizme bırakılsaydı, şu günlerde seyahat acentelerinin tur programına giren kış turizm merkezleri arasında yer alan Kartepe daha çabuk kazanılacaktı.